Yayınlanan araştırma sonuçları İstanbul Ekonomi Araştırma tarafından, 3-7 Şubat 2022 tarihlerinde Türkiye çapında 12 ilde 1500 kişi ile yapılan anket çalışmasının sonucudur.
Türkiye Raporu Şubat anketinde katılımcılarımıza Türkiye’nin Rusya-Ukrayna krizinde nasıl bir tutum alması gerektiğini sorduğumuzda, çoğunluğun görüşü Türkiye’nin Ukrayna’ya açıktan destek vermemesi, NATO’nun uygulayabileceği yaptırımlara katılmaması ve tarafsızlığını koruması yönündeydi.
Katılımcılarımızın %58’i Rusya’nın Ukrayna üzerindeki haklarını tanımamamız gerektiğini savundu. Yani Rusya’nın Ukrayna’ya başlattığı harekâtın tasvip edilmediğini söylemek mümkün. Katılımcılarımızın %82’si Ukrayna’ya silah yardımı yapmamıza, %71’i eğer NATO ekonomik yaptırım uygularsa bizim de bu yaptırımlara katılmamıza karşı. Bir başka deyişle kamuoyu Rusya’yı karşımıza almamamız gerektiği görüşünde. Bununla beraber katılımcılarımızın %61’i Ukrayna’ya Silahlı İnsansız Hava Aracı (SİHA) satmayı durdurmaya gerek olmadığını düşünüyor. AK Parti, İYİ Parti ve MHP seçmenlerinin çoğunluğu SİHA satmaya devam etmemiz gerektiği görüşündeyken, CHP seçmeninin %50,6’sı, HDP seçmeninin ise %58’i SİHA satmayı durdurmamız gerektiği görüşünde. Kamuoyu, Rusya-Ukrayna krizinden ekonomik olarak en az hasarla çıkmamızı sağlayacak politikanın izlenmesini istiyor, ancak bu pek kolay olmayacak gibi görünüyor.
Rusya ile Ukrayna arasındaki savaştan ekonomik anlamda en fazla etkilenecek ülkenin Türkiye olmasına kesin gözüyle bakılıyor. Zira Türkiye’nin iki ülke ile gıda, enerji ve turizm başta olmak üzere pek çok alanda önemli stratejik ve ekonomik iş birlikleri bulunuyor. İki ülkenin Türkiye’nin gıda ithalatında yüzde 40, turizmde yüzde 25, doğalgaz ithalatında ise yüzde 50 payı bulunmakta. Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) verilerine göre 2021’de Türkiye’nin ithalatında Rusya, Çin’den sonra 29 milyar dolarla ikinci, Ukrayna ise 4 milyar 500 milyon dolarla 12’nci sırada yer alıyordu.
Rusya ve Ukrayna Türkiye’nin turizm konusundaki en önemli ana kaynak pazarlarını oluşturuyor. İki ülke arasındaki çatışmanın sürmesi ve hava sahalarının kapanması durumunda en büyük kaybın turizmde yaşanması bekleniyor. 2021’de Rusya ve Ukrayna pazarı Türkiye’ye gelen yabancı turistlerin %27,3’ünü oluşturuyordu. 2019 yılı Rusya ve Türkiye arasındaki karşılıklı etkileşimin artırılması amacıyla iki ülkede de “kültür ve turizm yılı” ilan edilmiş ve ülkemizi ziyaret eden Rus turist sayısı %17,9’luk bir artış göstererek 7 milyona ulaşmıştı. Bu kapsamda Türkiye 3,5 milyar dolar döviz geliri elde etmişti. 2021’de ise Türkiye’ye en çok turist gönderen ülke 4,7 milyon ile yine Rusya olmuştu. Bu krizin uzun sürmesi durumunda Türkiye’nin bu iki ülkeden 4-5 milyon turist kaybı ile beraber 5 milyar dolarlık döviz geliri kaybı yaşayabileceği tahmin ediliyor.
Gıda konusunda ise fiyat artışı ile beraber hammaddeye erişimde zorluk bekleniyor. Türkiye’nin arpa, buğday ve ayçiçeği gibi tarım ürünlerinde en büyük ithalat kaynağı coğrafi yakınlıktan ötürü Ukrayna. Türkiye Ukrayna İş İnsanları Derneği Başkanı Burak Pehlivan verdiği röportajda Ukrayna’da 4,5 milyar doların üzerinde Türk yatırımının olduğunun ve 2,5 milyar dolar civarında devam eden proje olduğunun altını çiziyor. Türkiye 2016’dan beri buğday ihtiyacının yaklaşık yarısını ithalat yoluyla karşılıyor. Buğday, özellikle un ve ekmek yapımında kullanıldığı için en stratejik ürün olarak görülüyor. Ukrayna Türkiye’nin buğday ihtiyacını karşılamasında kilit bir ülke. Ziraat Mühendisleri Odası İstanbul Şube Başkanı Murat Kapıkıran ise Deutsche Welle’ye verdiği röportajda bu krizin ekmek fiyatlarının 5 liranın üstüne çıkmasına sebep olabileceğini vurguluyor.
Türkiye tarafsız kalabilir mi?
2014’te Kırım’ın ilhakından bu yana, Rus Ordusu haricinde Kırım’dan bir daha haber alınamadı. Kırım Tatarlarının Ukrayna’daki kültürel varlığı, yönetim Rusya’ya geçtikten sonra yok oldu. Aynı yıllarda Suriye ve Ukrayna’daki iç karışıklıklarda Batı ile Rusya karşı karşıya geldi. Bu çatışmalardan aklımızda kalan 2020’de İdlib’de Türk askerlerine yapılan hava saldırısı oldu.
21 Şubat 2022’de Putin’in, Rusya’ya seslenişinde Ukrayna için söyledikleri son 10 yıldır gördüğümüz vekalet savaşları ve jeopolitik satrancı farklı bir boyuta taşıdı. “Ukrayna kıyılarını Türklerden koruyan” bir Rusya tarihi anlatan Putin, Ukrayna’nın varlığını “Lenin’in bir hatası” olarak değerlendirdi. Tarihe baktığımızda, Lenin’in bir başka “hatası” ise Türkiye’nin varlığına destek olmasıdır. Putin’in Rusyası, Lenin’e sırtını dönüp Stalin ve Alexandroviç Romanov arasında bir yerde konumlandı. Pazartesi yaptığı açıklamalarını takip eden 24 Şubat’ta sabah gün ağarırken beklenenden kapsamlı bir operasyon başlattı. Lyviv hariç önemli Ukrayna şehirlerinde (Kyiv, Odessa, Kharkiv) askeri hedeflere düzenlenen hava harekatı Ukrayna’da ve dünyada panik yarattı.
Bundan sonrası, NATO’nun Ukrayna’daki Zelensky yönetiminin arkasında ne kadar durabileceğine bağlı. Ancak nasıl sonuçlanırsa sonuçlansın, tüm dünya için olduğu gibi Ukrayna savaşının Türkiye’ye de büyük etkileri olacak. Rusya harekâtının başlamasının hemen ardından Ukrayna Türkiye’den boğazları Rus gemilerine kapatmasını istedi. Türkiye ilk önce Montrö Antlaşması ile sınanıyor. Hem hükümet hem kamuoyu, Montrö Antlaşması’nın da rehberliğinde, tarafsızlık vurgusu yapıyorlar. En kötü senaryoya göre Rusya Donbass ve Kırım’dan sonra Odessa’yı da işgal edebilir. Bu durumda Türkiye hem güneyde hem kuzeyde Rusya ile başbaşa kalabilir. Asıl soru; ya tarafsızlık uzun vadede Rusya’nın tarafını seçmek anlamına gelirse?