14 Mayıs seçimlerine sayılı günler kala mayıs ayında kurulan üç partiyi mercek altına aldık: ANAP, HADEP ve Memleket Partisi. ANAP ve HADEP 80’lerin ve 90’ların Türkiye’sinde farklı ideolojilerden iki sesi temsil ederken ilk kez seçimlere girmeye hazırlanan Memleket Partisi genç seçmene hitap etmesiyle son dönemde dikkatleri üzerine çekiyor.
Hareketten Partiye: Memleket Partisi (2021)
Muharrem İnce’nin lideri olduğu Memleket Partisi 17 Mayıs 2021 tarihinde kuruldu. Fakat partinin hikayesinin başlaması, başka bir hikâyenin sonlanmasıyla, İnce’nin CHP’deki siyasi kariyerine nokta koymasıyla başladı.
İnce siyasi hayatı CHP’de filizlendi. 1998’de CHP Yalova İl Başkanı seçilen İnce, 2002 seçimlerinde partinin Yalova milletvekili olarak Meclis’e girdi. 2007 ve 2011 genel seçimlerinde de Yalova milletvekili olarak Meclis’te ve parti içindeki yerini korudu. Bununla birlikte İnce, CHP içinde muhalif bir isimdi. Ağustos 2014’te grup başkan vekilliğinden istifa ederek yapılacak kurultayda genel başkanlığa aday olduğunu açıkladı, fakat oyları Kemal Kılıçdaroğlu’nun gerisinde kaldı. Şubat 2018’de düzenlenen bir diğer kurultayda yeniden Kılıçdaroğlu’na meydan okusa da oyları yine Kılıçdaroğlu’nun gerisinde kaldı.
Mayıs 2018’de İnce, yaklaşan seçimlerde CHP Parlamento grubunun oybirliği ile Cumhurbaşkanı adayı seçildi. İnce %30,67 oy oranıyla Erdoğan’ın gerisinde kaldı. 2019’da verdiği bir röportajda İnce, bir sonraki Cumhurbaşkanlığı seçiminde de aday olacağını açıkladı. Memleket Partisi’nin hikayesi, 2018 sonrası bu süreçte başladı.
Muharrem İnce 2020 yılında, Sivas Kongresi’nin yıldönümü olan 4 Eylül’de “Bin Günde Memleket Hareketi” sloganıyla bir hareket başlattı. Memleket Hareketi, İnce’nin lideri olacağı Memleket Partisi’nin tohumuydu. Tarihler, Aralık 2020’yi gösterdiğinde ise İnce, CHP’den ayrılacağını ve Memleket Hareketinin partileşeceğini açıkladı. 17 Mayıs 2021 tarihinde Memleket Hareketi resmi olarak Memleket Partisi’ne dönüştü. Partinin logosundaki yuvarlak döngünün “aile, ulus ve birliği” temsil ettiği ifade edildi. İnce, daha önce de açıkladığı üzere 2023 seçimlerinde aday olacağını açıkladı ve 100 bin imzaya ulaşarak Cumhurbaşkanlığı yarışına katıldı. Memleket Partisi, 14 Mayıs’ta ilk defa seçime katılacak.
Türkiye’de Bir Dönüşümün Hikayesi: Anavatan Partisi (ANAP) (1983)
1980’li yıllarda neoliberal ekonomi politikalarının yükselişiyle tüm dünya derin bir dönüşüm içine girerken 12 Eylül darbesinin sarstığı Türkiye de benzer bir süreci yaşıyordu. Neoliberal dönüşüm 24 Ocak 1980 kararları ile başlasa da dönüşüm ancak ANAP hükümetleri ile birlikte Türkiye’ye kök saldı. ANAP bu dönüşümün Türkiye’deki en büyük temsilcisiydi. ANAP nasıl kuruldu? İktidara nasıl geldi?
Mayıs 1983’te kurulan ANAP’ın hikayesi aslında 12 Eylül ile başlıyor. Devlet Planlama Teşikilatı’nda çalışan Turgut Özal, darbeden önce, devletin piyasadaki rolünü küçültmeyi amaçlayan 24 Ocak Kararları’nın hazırlanmasında rol oynamıştı. Özal, 12 Eylül’ün ardından kurulan hükümette de ekonomi bakanlığı görevini üstlendi. Bu dönemde enflasyonun düşmesi için izlediği politikalarla toplumda tanındı. Özal’ın siyasi karizması bu dönemde filizlendi. Tarihler 1983 yılını gösterdiğinde Özal, Anavatan Partisi’ni kurmak için tek başına çabalıyordu. Doğrusu Özal darbe döneminin ekonomi bakanı olsa da Anavatan Partisi’nin kurulmasında ordunun desteği ya da başka bir sponsorun varlığından söz etmek mümkün değildi. Özal, kurucu üye sayısına ulaşmakta dahi zorlanmıştı. Anavatan Partisi 1983 Mayıs’ında ordunun toleransı ve Özal’ın kararlılığı ile kuruldu. 1983 seçimlerinde ise ANAP, önemli bir avataja sahipti. Darbenin getirdiği siyasi yasaklar sebebiyle 80 öncesinin siyasi liderleri artık sahnede yoktu. Erbakan, Ecevit, Türkeş ve Demirel’in siyasi yasakları sürüyordu. ANAP, 1983’te tek başına iktidar oldu. Özal’ın lideri olduğu Anavatan Partisi askeri darbenin ürünü değilse de darbenin yarattığı siyasi boşluk ve rekabet yokluğundan önemli ölçüde yararlandı.
1987’deki halk oylaması sonrasında 80 öncesindeki liderlerin siyasi yasakları kalktı. 1987’deki genel seçimlere darbe öncesinin liderleri yeni kurdukları partiler ile katıldılar. İslamcılardan sosyal demokratlara, liberallerden milliyetçilere pek çok fraksiyonu içinde barındıran ANAP siyasetin kalabalıklaşmasıyla bir kimlik arayışı içine girdi. Zira, her fraksiyonun kendi partisi vardı artık. 1987’de ANAP son kez tek başına iktidara gelse de Türk siyasetinde artık ANAP’ın uyum sağlamakta zorlanacağı yeni bir dönemin başladığı açıktı. ANAP, Özal’ın karizması üzerinde şekillenmiş bir partiydi. Özal’dan sonra genel başkanlık koltuğuna oturan Mesut Yılmaz, Özal’dan farklı bir siyaset izleyecek ve bu karizma yerine partinin kurumsal yapısına odaklanacaktı. 1990’lı yılların kalabalık siyasi atmosferinde ve koalisyon hükümetlerinde ANAP eski gücünü yitirmişti. 2002’ye gelindiğinde baraj altı kalacak ve siyaset sahnesinden inecekti.
Kürt Siyasi Hareketi: Halkın Demokrasi Partisi (HADEP) (1994)
Türkiye’de, Kürt kimliğinin siyasi partilerle temsil edilmesi 1990’larda gerçekleşti. 12 Eylül askeri darbesinden önce Kürtler, Erbakan’ın MSP’si, Ecevit’in CHP’si ve bazı sosyalist ve sosyal demokrat partiler içinde kendi fraksiyonlarına sahiplerdi. Fakat Kürt kimliğinin siyasi partilerle temsil edilmesi İran-Irak Savaşı’nın bittiği, Soğuk Savaş’ın sona yaklaştığı ve PKK’nın saldırılarının tırmandığı bir düzlemde gerçekleşti. 90’ların bu yeni dünyasında kimlik siyaseti yükseliyordu. Kürt milliyetçiliği rüzgârı güçlü esmeye başlamıştı. 1990’da kurulan Halkın Emek Partisi (HEP) bu değişimin Meclis’teki temsilcisiydi. HEP, 1989’da Erdal İnönü’nün Sosyaldemokrat Halkçı Partisi’nden atılan ya da ayrılan Kürt siyasi hareketini destekleyenlerin kurduğu bir partiydi. SHP, 1991’de HEP ile ittifak yaparak seçimlere katıldı. Fakat 1991 seçimlerinin ardından SHP’nin Demirel’in DYP’si ile koalisyon hükümeti kurması HEP’in kabul edemeyeceği bir anlaşmaydı. HEP, kısa zaman sonra kapatılsa da daha sonra farklı isimlerle kurulacak bir dizi partinin ilki oldu.
HEP’in kapanması ihtimaline karşılık 1991 yılında kurulan Demokrasi Partisi (DEP), HEP’e göre PKK’ya daha olumlu yaklaşan, bu nedenle de daha fazla tepki çeken bir partiydi. Dönemin başbakanı Tansu Çiller de DEP’i hedef almıştı. 1993 yılında HEP’in kapatılmasının üzerine HEP’li milletvekilleri DEP’e geçti. Çiller ise DEP’li vekillerin dokunulmazlığını kaldırarak tutuklanmalarının önünü açtı. Leyla Zana gibi kimi vekiller tutuklanırken kimileri yurtdışına gittiler.
HADEP, Mayıs 1994’te HEP ve DEP çizgisinin devamı niteliğinde bir parti olarak kuruldu. Fakat seleflerinin aksine parlamento varlığından yoksundu. Bu nedenle medyanın ilgisi önceki kadar yoğun değildi. Aynı zamanda HADEP’in, HEP ve DEP gibi PKK konusunda net bir söyleme sahip olmaması diğer partilerin hedefine girmesini kolaylaştırıyordu. Bununla birlikte HADEP 1995 genel seçimlerine sol ve sosyalist partilerle “ Emek Barış ve Özgürlük Bloku” adlı bir ittifak kurarak katılarak Kürt ulusal hareketinde bir gelenek başlattı. Böylece Kürt hareketi, Türk soluna yaklaştı. HADEP, seleflerinden farklı olarak parti programında “ulusların kendi kaderini tayin hakkı” yerine yerel yönetimi güçlendirmeye öncelik verdi. Bu programla katıldığı 1994 yerel seçimlerinde 37 belediye başkanlığı kazandı. HADEP’in varlığı 2003’te kapatılmasıyla son buldu.