Ilgın Özkul
Enflasyon Türkiye’de son iki senedir fazlasıyla gündemde. Özellikle gıda ve enerji fiyatlarındaki artış her vatandaşın cebini olumsuz yönde etkilemekte. Fakat enflasyon, Türkiye için daha da kritik olan ”Stagflasyon” sorununun yalnızca bir alt başlığı konumunda.
Stagflasyon fazla enflasyon, düşük büyüme veya büyümenin olmaması ve yüksek işsizlik ile tanımlanan ekonomik dönemlere adını veren ekonomik bir olgudur. 1970’li senelerden önce revaçta olan ekonomik akımların enflasyon ve işsizliğin aynı yönde ilerleyemeceğini öne sürmesine karşılık olarak 1970 ve 1980’lerde ülkelerde petrol krizi kaynaklı stagflasyonun, yani hem işsizliğin hem de enflasyonun yüksek olmasının, ortaya çıkması ekonomistleri farklı düşünmeye, ekonomik teorileri düzeltmeye itmiştir. Peki, Türkiye’de durum nasıl?
Türkiye’de son dönemlerde işsizliğin halihazırda yüksek olmasına rağmen kayda değer bir artışa geçmediği görülüyor. Buna karşın, enflasyonun özellikle 2021 senesinden itibaren olağandışı bir artışa geçtiği, gayrisafi milli hasılanın ise uzun bir süredir durgun olduğu gözlemleniyor. Bu durum Türkiye’nin deneyimlediği ve zamanla daha da şiddetlenecek stagflasyon görünümünü gözler önüne seriyor. Türkiye’nin içinde bulunduğu durumun ağırlığını aynı zamanda diğer ülkeler ile karşılaştırarak da açıklamak mümkün.
Türkiye’yi stagflasyonu sürükleyen çeşitli etkenler mevcut. Stagflasyonu ağırlaştıracak en önemli etken enflasyon. Vatandaşın ezici çoğunluğu enflasyondan dolayı tüketimlerini kıstıkça hizmet sektörü zarar görmekte. Buna ek olarak küresel faiz oranlarının yükselmesi TL’nin daha fazla değer kaybetme riskini arttırıyor. Bu durum da enflasyonu hiç süphesiz daha da körükleyecek bir şey. Bunun yanında, durgunluğun artması toplumun alım gücünün düşmesine sebep olmakta. Fiyat artışı yaşanırken toplumun alım gücünün düşmesiyle de stagflasyon ortaya çıkmakta. Dolayısıyla Türkiye’deki stagflasyonun temel nedenleri yetersiz mali politikalar ve maliyet itişli enflasyon olarak özetlenebilir.
Stagflasyonun sonuçlarına bakıldığında bir ülkenin ekonomisini birçok yönden etkileyen ve politika üretimi bakımından ülkeyi çıkmaza sokan bir durum olduğu söylenebilir. Bu etkilere genel olarak alım gücü sorunları, iş kaybı ve düşük maaş riski, tüketici güveninde azalma ve kar marjlarında düşüşler dahildir. Türkiye dahilinde stagflasyonun ve faiz, kur ve enflasyon sarmalının yarattığı belirsizliğin özellikle yoksulluğu yaygınlaştıracağı, iç talebin zayıflamasıyla yatırımı düşüreceği, bütçe açığını arttıracağı, kamu maliyesini bozması ve dış borçların döndürülmesinde zorluklara yol açacağı tahmin ediliyor. Aynı zamanda, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın son dönemlerde enflasyona bir çare olarak gördüğü faizleri arttırma politikasının da TL’nin değerini daha da kaybettireceği ve böylece enflasyonun artmaya devam edeceği öngörülmekte.
Kaynakça:
BirGün, “Prof. Dr. Hayri Kozanoğlu, Türkiye ekonomisine dair ‘stagflasyon senaryosu’nu yazdı”, 2022
TCMB, “Tüketici Fiyatları”, 2022
TÜİK, “İşgücü İstatistikleri, Temmuz 2022”, 2022
TÜİK, “Dönemsel Gayrisafi Yurt İçi Hasıla, II. Çeyrek: Nisan-Haziran 2022”, 2022
Daily Sabah, “Is Turkey being dragged into a stagflation trap?”, 2018
BBC, “FT: Erdoğan’ın faizi indirerek enflasyonu düşürme politikası neden işe yaramıyor?”, 2021