Rusya ve Ukrayna arasında yaşanan askeri tansiyon birkaç aydır devam eden müzakerelerin sonuç bulamaması ile birlikte 24 Şubat sabahı geniş çaplı bir istilaya evrildi. Rusya Ukrayna’yı istila etmeye başlamadan iki gün önce ABD Başkanı Biden, Rusya’ya karşı Avrupalı müttefikleri ile mutabık oldukları bir dizi yaptırım uygulayacaklarını açıkladı ve saldırı olması durumunda bu yaptırımların daha da sertleşeceğini belirtti. Rusya’nın Ukrayna’ya saldırmasının ardından Biden 24 Şubat günü yaptığı konuşmasında ilave yaptırım kararı aldıklarını açıkladı. ABD’nin Avrupa ülkeleri ile ortaklaşa aldığı yaptırım kararları Rusya’nın finansal sistemini, bankalarını, yüksek servet sahibi iş adamlarını hedef almak ile birlikte Rusya’nın ana gelir kalemi olan enerji ihracatını zayıflatmayı hedefliyor. Bunların başında Rusya’nın Avrupa’ya ve özellikle Almanya’ya olan enerji ihracatını artıracak Kuzey Akım 2 projesinin durdurulması kararı geliyor. Biden dün akşam yaptığı konuşmasında yaptırım kararlarını açıklarken “Bu yaptırımları, Rusya üzerindeki uzun vadeli etkiyi en üst düzeye çıkaracak, ve ABD ve müttefiklerimiz üzerindeki etkisini en aza indirecek şekilde tasarladık.” cümlesini kullanarak yaptırım kararlarının ABD ve Avrupa ülkeleri üzerinde etkileri olabileceğini satır aralarında ifade etti. Rusya özellikle son 20 yıl içerisinde Avrupa’nın önemli ticaret ortaklarından birisi haline gelmişti. Bunun başlıca nedeni Rusya’nın Avrupa’nın açık ara önde gelen enerji tedarikçisi olması. Bu çerçevede Rusya’nın Ukrayna’yı istila etmesi ve peşinden gelen yaptırım kararlarının her iki taraf için de ne tür ekonomik sonuçları olabileceğine gelin birlikte bakalım.
2020 yılında Avrupa Birliği Rusya’nın en büyük ticaret ortağı oldu
Avrupa Komisyonu’nun Mayıs 2021 tarihli raporuna göre 2020 yılında Rusya Avrupa’nın en büyük 5. ticaret ortağı olurken, Avrupa Birliği Rusya’nın en büyük ticaret ortağı oldu. 2020 yılı özelinde Rusya Avrupa Birliği ticaretinin yalnızca %4,8’ini oluşturken, Avrupa Birliği Rusya ticaretinin %37,3’ünü oluşturdu. Rusya özelinde bakıldığında Rusya’nın ithalatının %36,5’i Avrupa Birliği’nden gelirken, ihracatının ise %37,9’u yine Avrupa Birliği’ne oldu. Ticaret hacmi düşünüldüğünde AB’nin Rusya üzerinde çok daha büyük bir etkisi olduğunu söylemek mümkün.
Rusya’nın ikinci en büyük ticaret ortağı ise Çin
Yine 2020 yılı verilerine göre Avrupa Birliği Rusya’dan 95 milyar Euro değerinde ithalat yaparken, aynı yıl içerisinde Çin Rusya’dan 54 milyar USD değerinde ithalat yaptı. Öte yandan aynı yıl içerisinde Rusya Avrupa Birliği’ne 79 milyar Euro değerinde ihracat yaparken, Çin’e 49 milyar USD değerinde ihracat yaptı. Bu veriler doğrultusunda Rusya için AB’nin Çin’e göre daha önemli bir ticaret ortağı olduğunu söylemek mümkün. Mevcut koşullar altında Rusya hem iç talebini karşılamak hem de ekonomik büyüme sağlamak konusunda Avrupa Birliği’ne bir hayli bağlı. Ancak ticaret hacimleri arasındaki fark orta vadede kapatılabilecek düzeyde. Zira Batı ülkelerinin Rusya ile ticaretlerini durdurma noktasına getirerek özellikle enerji ihtiyacını başka kaynaklardan karşılamaya doğru yönelmeleri durumunda Rusya ve Çin arasındaki ticaret hacmi giderek büyüyecektir.
Ancak Avrupa ülkeleri için yaptırımlar sonrası düzen pek de kolay görünmüyor. EuroStat verilerine göre 2020 yılında Avrupa ülkelerinin doğalgaz ithalatının %44’ü Rusya’dan geldi. 2021 yılının ilk çeyreğinde ise bu oran %46’ya yükseldi. Pandeminin büyük ölçüde etkilediği enerji krizi sonrasında enerji fiyatlarındaki artış ve alternatif enerji tedarikçilerinin kısıtlı olması bu konuda Avrupa ülkelerinin işini zorlaştırıyor. Önümüzdeki dönemde Avrupa ülkelerinin enerji tedariği için alternatif yollar arayacağı aşikar. Bu noktada yenilenebilir enerji ön plana çıkarken nükleer enerji gibi henüz Avrupa kamuoyunda tam destek almayan alternatifler yeniden gündeme gelebilir. Tüm bunların yanı sıra Akdeniz ve Karadeniz’de keşfedilen yeni doğalgaz rezervlerinin öneminin daha da artacağı söylenebilir.
Tüm bunlar değerlendirildiğinde, Biden’ın konuşmasının satır aralarında ifade ettiği üzere hem Rusya hem de batı bloğu bu krizden zarar görerek çıkacak. Rusya’nın batı ülkeleri ile olan ticaret hacmi giderek azalacak ancak batı ülkelerinin de Rusya’nın enerji kaynaklarına olan erişimi azalacak. Bu noktada Rusya tarafında yaşanabilecek ekonomik zorluklara karşın Rusya Merkez Bankası’nın Ocak 2022 sonu itibari ile yaklaşık 640 Milyar Dolar brüt rezervi bulunduğunun altını çizmek önemli.
Ancak görünen o ki Rusya için bu çatışmanın maliyeti Ukrayna’nın batı ittifakına dahil olmasının maliyetine göre daha düşük. Batı bloğunda ise kısa ve orta vadede enerji tedariki ile ilgili sorunlar yaşanacak olmasına rağmen uzun vadede Rusya’nın uluslararası hukuk normlarını esnetme çabalarına engel olmak ve batı bloğunu güçlü tutmak bu sorunlardan daha fazla önem teşkil ediyor gibi görünüyor.
EPDK verilerine göre 2020 yılında Türkiye doğalgaz ihtiyacının %34’ünü Rusya’dan karşıladı
Peki Türkiye bu krizden nasıl etkilenir? Ülkemiz, bulunduğu jeopolitik konum nedeniyle kendisini son zamanlarda pek çok uluslararası krizin içerisinde buluyor. Ukrayna ve Rusya krizinde gelinen noktada Türkiye Rusya’nın saldırılarını kınamak ile birlikte bir denge politikası gütme gayretinde. Bunun nedenlerinden birisi Rusya’nın Türkiye’nin önemli ticaret ortaklarından birisi olması. Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) verilerine göre 2021’de Türkiye’nin ithalatında Rusya, Çin’den sonra 29 milyar dolarla ikinci, Ukrayna ise 4 milyar 500 milyon dolarla 12’nci sırada yer aldı. Rusya’dan yaptığımız ithalat kalemlerinin başında hububat ve doğal gaz geliyor. EPDK verilerine göre 2020 yılında Türkiye doğalgaz ihtiyacının %34’ünü Rusya’dan karşıladı.
İhracat tarafında ise Almanya ve ABD başta olmak üzere Batı ülkeleri ön plana çıkıyor. Öte yandan Rusya ve Ukrayna Türkiye’nin turizm gelirinde çok önemli bir paya sahip. Son yıllarda Türkiye’nin yaşadığı döviz krizi düşünüldüğünde Rus ve Ukraynalı turistlerin yaz aylarında getireceği döviz bir hayli önem taşıyor. Bu doğrultuda savaşın uzaması durumunda Türkiye’nin en ihtiyaç duyduğu zamanda turizmden gelecek döviz gelirinin ciddi anlamda etkilenme ihtimali bulunmakta. Ek olarak Batı ülkelerinin Rusya’ya uyguladıkarı yaptırımların Türkiye tarafından hangi ölçüde takip edileceği ve Türkiye’nin Rusya’ya karşı alacağı tutumun boyutu iki ülke arasındaki ticari ilişkileri önemli derecede etkileme potansiyeline sahip. Yüksek enflasyon ile mücadele ettiğimiz bugünlerde Rusya ile yaşanacak diplomatik bir kriz sonucunda hububat ve doğal gaz tedariğinde yaşanabilecek aksaklıklar ve bunun sonucu oluşacak fiyat artışları önümüzdeki aylarda enflasyonun daha yüksek seviyelere çıkmasına neden olabilir.
Rusya Ukrayna savaşı yeni bir dönemin başlangıcı olmak ile birlikte 1989 yılında yıkılan Berlin Duvarı’nın, yani Soğuk Savaş’ın bitişinin, yeniden Ukrayna’da inşa edilmesine neden oldu. Bu yazıda değinilen birkaç göstergenin doğrultusunda yaşanan krizin her iki taraf için de önemli ekonomik sonuçları olacağı aşikar. Önümüzdeki dönemde Dünya ticaret ilişkilerinde köklü değişiklikler olacağını ve tıpkı Soğuk Savaş döneminde olduğu gibi orta ve uzun vadede yeniden iki kutuplu dünya düzeninin (ABD ve Çin) ortaya çıkabileceğini söylemek mümkün. Bu iki kutuplu dünya düzeninde Türkiye’nin hangi tarafta yer alacağı hem Türkiye için hem de kutupların başını çeken ülkeler için büyük önem teşkil etmekte.