Yusufcan Ekinci
Ukrayna savaşından ülkemizin diğer ülkelere kıyasla, hem coğrafi konumu hem de yüksek enflasyon ile birlikte kırılganlaşan ekonomisinden dolayı daha fazla etkilediğini söyleyebiliriz. TÜİK’in Ocak ayı verilerine göre ithalatta ilk sırayı Rusya alıyor. Türkiye Rusya’dan 99, Ukrayna’dan ise 89 ürün ithal ediyor. Türkiye’nin buğday, ayçiçek yağı, arpa başta olmak üzere bu listedeki tarım ürünlerinde ithalata bağımlı olması büyük bir risk oluşturuyor. Türkiye’nin buğday ithalatında Rusya ve Ukrayna’nın payı %78 civarında. Ülkemiz 2021 yılında Rusya’dan 1,8 milyar dolar değerinde 6,7 milyon ton buğday ithal etmişti.
Türkiye geçmişte yetiştirdiği birçok tarım ürününü ithal ederken tarım alanlarını da her yıl kaybetmeye devam ediyor. 2004-2005 yıllarında 41,2 milyon hektar olan tarım alanları 2009 yılına geldiğinde 38,9 milyon hektara kadar geriledi. 2019 yılına kadar dalgalı bir trende sahip olan grafik, Türkiye’deki tarım alanlarının yaşadığı kaybı ortaya koyuyor. Verilere göre Türkiye’de 2005 2021 yılları arasında toplamda 3,16 milyon hektar tarım alanı yok oldu. Bu alan, 4.413.407 futbol sahasının alanına eşit.
Tarım alanları azalırken yapılaşma hızla artıyor. TÜİK verilerine göre 2021 yılı IV. çeyreğinde belediyeler tarafından yapı ruhsatı verilen binaların sayısında %14, yüz ölçümünde ise %24,1 artış var.
Bugünkü tablonun aksine Türkiye, kurulduğu dönemde bir tarım ekonomisiydi. 1920’li ve 1930’lu yıllarda sanayi için gerekli sermaye birikiminin önemli bir bölümü tarım sektöründen elde ediliyordu ve işgücü bu sektörde istihdam ediliyordu. Sanayinin geliştirilmesi için gerekli hammadde ve sermayenin karşılanmasında tarım büyük önem teşkil ediyordu. Lozan Barış Antlaşması henüz imzalanmışken Şubat 1923’te İzmir İktisat Kongresi düzenlenmiş ve yeni kurulan ülkenin ekonomisinde atılacak adımlar kararlaştırılmıştı. Kongrede devletin özel sektöre destek olacağı fikri benimsenirken, tarımsal eğitim öğretimin yaygınlaştırılması, çiftçinin üstünde ağır bir yük olan ve onu üretimden caydıran aşar vergisinin kaldırılması gibi konularda kararlar alınmıştı. Mustafa Kemal Atatürk milli ekonominin temelini tarımda görürken köylere kadar yayılacak programlı çalışmalarla tarımda kalkınmayı ve modernleşmeyi hızlandırmayı amaçlıyordu. Cumhuriyet döneminde tarımda izlenen politikalar ve özellikle ekim alanlarının genişletilmesi sonucu tarımsal üretim iki katına çıkarılmıştı.
Günümüzde ise izlenen ekonomi politikalarında tarıma verilen önemin gittikçe azaldığı görülüyor.
Kaynaklar:
M. KAYIRAN & M. Y. METİNTAŞ (2021). Türkiye’nin tarım politikaları (1918-1938). Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 12(1), 115-131.
TÜİK, Dış Ticaret İstatistikleri, Ocak 2022, erişim: 21.03.2022
https://data.tuik.gov.tr/Bulten/Index?p=Dis-Ticaret-Istatistikleri-Ocak-2022-45536
TÜİK, Tarım İstatistikleri
https://data.tuik.gov.tr/Kategori/GetKategori?p=Tarim-111
TÜİK, Yapı İzin İstatistikleri, IV. Çeyrek: Ekim- Aralık 2021 erişim: 21.03. 2022
https://data.tuik.gov.tr/Bulten/Index?p=Yapi-Izin-Istatistikleri-IV.-Ceyrek:-Ekim—Aralik,-2021-45828