Bundan tam altı yıl önce, 20 Ağustos 2016’da akşam saat 22:50’de Gaziantep’in Şahinbey ilçesinde bir canlı bomba saldırısı gerçekleşti. IŞİD bu defa bir sokak düğününü hedef almıştı. Saldırıda 57 kişi hayatını kaybetti, 90’ın üzerinde kişi yaralandı. Gelin ve damat da yaralılar arasındaydı.
HDP Merkez Yürütme Kurulu yaptığı açıklamada saldırıyı kınarken düğünün parti üyelerinin düğünü olduğunu belirtti. Açıklamada şu ifadeler kullanıldı: Gaziantep’te Şahinbey ilçesine bağlı Akdere Mahallesi’ndeki partili üyelerimizin düğününe yönelik terör saldırısı sonucunda salonda bulunan çoğunluğu kadın ve çocuk çok sayıda yurttaşımız yaşamını yitirdi, çok sayıda yaralımız var. Acımız büyük. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ise yaptığı açıklamada saldırıyı 12-14 yaşlarında bir canlı bombanın gerçekleştirdiğini söyledi.
IŞİD tarafından üstlenilen intihar saldırısına ilişkin görülen dava, saldırıdan yaklaşık 3 yıl sonra 18 Mart 2019’da sonuçlandı. 8 sanığa ‘Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs’ suçundan 1’er kez, yaşamını yitiren 57 kişi için ise ‘tasarlayarak adam öldürme’ suçundan 57’şer kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verildi. Dosya avukatlarından Berivan Özpolat ise sonuçlanan davanın hakikati ortaya çıkarmak konusunda yetersiz olduğu görüşünde. Özpolat, aynı zamanda Antep’in IŞİD’in en fazla örgütlendiği ve yapılandığı yer olduğunun altını çiziyor.
Antep’te bir düğün gecesi meydana gelen ve aralarında pek çok çocuk ve kadının da olduğu 57 kişinin ölümüne sebep olan saldırı Türkiye’nin yakın tarihindeki ne ilk ne de son intihar saldırısı oldu. Son dönemde Türkiye’nin hafızasına kazınan bir dizi intihar saldırısının ilki olarak Gaziantep’teki saldırıdan tam on üç ay önce 20 Temmuz 2015’te Urfa’nın Suruç ilçesinde meydana gelen saldırı kabul edilebilir. Kobani’ye yardım götürmek üzere toplanan Sosyalist Gençlik Dernekleri Federasyonu (SGDF) üyesi gençleri hedef alan Suruç’taki saldırıda 34 kişi hayatını kaybederken 100’ün üzerinde kişi yaralanmıştı. Suruç’taki intihar bombacısı 20 yaşındaki Şeyh Abdurrahman Alagöz’ün ağabeyi Yunus Emre Alagöz üç ay sonra Türkiye tarihine en kanlı terör saldırısı olarak geçen Ankara Tren Garı katliamındaki iki canlı bombadan biri olacaktı. İki kardeş “terör nitelikli kayıp” olarak aranmaktaydı.
Türkiye özellikle 2015 ve 2016 yılında ülkenin pek çok şehrinde meydana gelen intihar saldırıları ile sarsıldı. 2015’in ikinci yarısı ve 2016 yılını kapsayan 18 aylık dönemde 33 bombalı saldırı meydana geldi. Saldırılarda 363’ü sivil 469 kişi yaşamını yitirdi. 2000’den fazla kişi ise yaralandı. Saldırıları ekseriyetle IŞİD, PKK ve TAK üstlendi.
Saldırıları kimin üstlendiği, ne kadar can kaybı yaşandığı gibi detaylar basında yer almasına rağmen intihar bombacılarının kim oldukları, nasıl seçildikleri ve eğitildikleri ve neden terör örgütlerinin bu yöntemi kullandığına dair konular kamuoyunda pek az tartışıldı. Bu yazının amacı da bu konulara biraz olsun ışık tutmaktır.
Terör Örgütleri Neden İntihar Saldırısı Düzenliyor?
İntihar saldırıları terörizmin en agresif şekli olarak tanımlanıyor. Terör örgütleri, sivillerin ölümüne sebep olarak aslında kendi kemikleşmiş sempatizanlarının desteğini kaybetmeyi de göze almış oluyorlar. İslamcılık ve radikalizm uzmanı akademisyen Mohamed Hafez’e göre ise intihar saldırıları zayıf, sınırlı kaynaklara sahip ve çok güçlü rakiplere karşı savaş yürütmek isteyen grupların fayda-maliyet hesaplarına dayanan stratejik bir alternatif teşkil ediyor. Kulağa irrasyonel veya son derece tartışmalı bir şiddet biçimi gibi gelse de intihar saldırıları gerçekte asimetrik savaşın etkili bir tekniği. Bir başka deyişle canlı bomba saldırılarının hazırlığı ve yürütülmesi, saldırının sonuçlarının örgüte getirisine kıyasla çok az maliyet gerektiriyor. Terör örgütleri hem kaynaklarının önemli kısmını kullanmalarını gerektirmediği için hem de saldırının sonuçlarından ve toplumda yarattığı etkinin büyüklüğünden dolayı bu yöntemi tercih ediyorlar.
İntihar saldırıları örgüt içinde manevi bir sermayeye de dönüşüyor. Terör örgütleri, saldırılar yoluyla dışarıda ve içeride “güçlü” olduğunun imajını vermeye çalışıyor. Saldırılar terör örgütlerinin yeri geldiğinde kendi üyelerini feda edecek kadar “kararlı” olduğunu gösteren bir portre çizmesine yarıyor. Bunun yanı sıra intihar saldırısı sonucu ölen teröristler örgüt içinde “şehit” ve “kahraman” olarak anılıyorlar. Bu şekilde sembolleşen saldırılar örgütün grup içi uyumu ve bütünlüğü sağlamasını sağlarken yeni intihar saldırılarına ve terör örgütlerinin üye alımlarına da zemin hazırlıyor.
Kimler İntihar Bombacısı Oluyor?
Bilinenin aksine, terör örgütüne mensup olmada ilk olarak şiddet ve ideolojik faktörlerden çok arkadaş grupları ve sosyal ilişkiler rol oynuyor. Terör örgütleri arkadaş gruplarını potansiyel üyelere ulaşmak için kullanıyorlar. Gençlerin örgüte alımları öncelikle örgütteki genç üyelerin potansiyel üyelerle arkadaş olması ve güvenlerini kazanarak bir aidiyet hissi ve arkadaşlık ortamı yaratmasıyla gerçekleşiyor. Propaganda ve ideolojik dayatmalar daha sonra başlıyor. Yapılan bir araştırma da üye alımındaki bu stratejiyi doğrular nitelikte. Verilere göre PKK üyelerinin %71’inin PKK’ya katılımları direkt olarak bireysel seçimlerle gerçekleşmedi.
Bununla birlikte, ailesinde terör örgütü üyesi bulunan kişiler de örgütün potansiyel üyeleri arasında yer alıyor. Terör örgütüne üye olan bir kuzenin, kardeşin, eşin ölümü yakınlarında intikam duygusunu ve örgüt mensubu olmayı tetikliyor. NATO’nun bir silah olarak intihar saldırılarını incelediği 2007 tarihli raporunda yayınlanan Özeren’in makalesindeki örnekler de bu yargıyı destekler nitelikte. Çeçenistan’da intihar saldırısında komando Geidar Gadzhiev’in önünde infilak eden saldırgan Aisa Gazuyeva bu saldırıyı kocasının intikamını almak için gerçekleştirmişti. Saldırganın kocası, karısının gözleri önünde Gadzhiev tarafından olaydan dört ay önce öldürülmüştü.
Sonuç olarak, bir intihar saldırısının gerçekleşmesinde örgütün finansal stratejisinin, grup içi üretilen sosyal normların ve terör örgütü üyelerinin kişisel motivasyonlarının etkili olduğunun altını çizmeliyiz. Bununla birlikte, intihar saldırganlarının şiddet eylemlerini meşrulaştırdıkları bir teorik ve bombayı nasıl infilak ettireceklerini öğrendikleri bir pratik eğitimden geçtiklerini belirtmekte yarar var. İdeolojisi ne olursa olsun, örgütler terör eylemlerini kendi sembolik sermayelerine ve grup içi ahlaki normlarına dayandırarak gerçekleştiriyorlar. Bu anlamda, üyeler, kendi eylemlerini suçlayarak ötekileştiren toplumu veya dışarıdaki otoriteyi (devlet, aile vb.) reddederek örgüt içindeki otoriteye biat ediyor, içselleştirdikleri şiddet eyleminin meşrulaştığı bu grupta “kahraman” olarak kalmayı amaçlıyorlar.
Kaynaklar:
Amerika’nın Sesi (2019, 18 Mart), Gaziantep’te 57 kişinin öldüğü saldırıda karar çıktı
erişim: 20.08.2022
https://www.amerikaninsesi.com/a/gaziantepte-57-kisinin-oldugu-saldirida-karar-cikti/4836114.html
BBC, (2016, 21 Ağustos), Erdoğan: Gaziantep saldırısında canlı bomba 12-14 yaşlarında, erişim: 20.08.2022
https://www.bbc.com/turkce/haberler-turkiye-37148069
Diken (2016, 12 Aralık) Bir buçuk yılda 33 bombalı saldırıda 461 kişi hayatını kaybetti
erişim: 20.08.2022
https://www.diken.com.tr/bir-bucuk-yilda-33-bombali-saldirida-461-kisi-hayatini-kaybetti-363u-sivil/
Hafez, M. M. (2004). Manufacturing human bombs: Strategy, culture, and conflict in the making of Palestinian suicide terrorism. National Institute of Justice. Washington D.C.
erişim: 20.08.2022
HDP, Gaziantep’teki insanlık düşmanı saldırıyı lanetliyoruz. erişim: 20.08.2022
https://hdp.org.tr/tr/gaziantepteki-insanlik-dusmani-saldiriyi-lanetliyoruz/8698/
Moghadam, A. (2005). The roots of suicide terrorism: A multi-causal approach. Harrington Workshop on the Root Causes of Suicide Terrorism University of Texas at Austin, May 12-13.
Özeren, S. (2007). Recruitment and Training Methods of Suicide Terrorism. NATO Science for Peace and SecuritySeries E: Human And Societal Dynamics , 30, 38. erişim: 20.08.2022