İzel Kocaman
Gülemiyorsun ya, gülmek/bir halk gülüyorsa gülmektir. Edip Cansever Mendilimde Kan Sesleri şiirinde böyle der. Mutluluk yalnızca bireysel değil aynı zamanda toplumsal bir olgudur. Ülkelerin siyasi atmosferi, refah düzeyi, toplumların duygu durumları üzerinde önemli rol oynar. Bu nedenle, toplumların mutluluk düzeylerini ölçen uluslararası araştırmalar ülkelerdeki yolsuzluk düzeyi, sağlık hizmetlerine erişim ve gayri safi yurt içi hasıla oranları gibi göstergeleri de hesaba katmaktadırlar. 2021 Dünya Mutluluk Raporu’nda Türkiye çeşitli Afrika ülkelerinden sonra 104. sırada yer almıştı. Benzer bir araştırmayı TÜİK her yıl “Yaşam Memnuniyeti Araştırması” başlığı altında gerçekleştirmektedir.
TÜİK’in “Yaşam Memnuniyeti Araştırması” sonuçlarına göre 2021 yılında mutlu olduğunu ifade eden 18 yaş ve üstü bireylerin oranı %49,3 olarak gerçekleşti. Bir önceki yıla kıyasla bu oranda bir puanlık artış gözlemlendi. 2003-2021 yılları arasında grafik değişkenlik gösterse de, genel tabloya bakıldığında 2016’dan itibaren mutlu olduğunu ifade edenlerin oranının düşüş trendinde olduğunu görüyoruz. Buna karşılık, mutsuz olduğunu belirten bireylerin oranında ise düzenli bir yükseliş var. 2011 yılında mutsuz olduğunu ifade edenlerin oranı %10 civarındayken, on yıl sonra bu oran yaklaşık %17 olarak gerçekleşti. Peki neden 2016’dan itibaren Türk toplumunda mutlu olanlar azalıyor? Bu veriyi açıklamak için öncelikle ülkenin son beş yıllık siyasi atmosferini incelemek gerekiyor.
2016 yılının siyasi atmosferine bakıldığında 15 Temmuz darbe girişimiyle birlikte pek çok can kaybına sebep olan terör saldırılarının ülke gündemini meşgul ettiğini söylemek mümkün. 13 Mart’ta Ankara’da gerçekleşen ve en az 37 kişinin hayatını kaybettiği terör saldırısı ve 10 Aralık’ta Beşiktaş’ta en az 45 kişinin hayatını kaybetmesiyle sonuçlanan terör saldırısı toplumun hafızasında yer eden terör olaylarından yalnızca ikisi. Öte yandan, 15 Temmuz’da gerçekleşen darbe girişiminde 251 kişi yaşamını yitirmiş ve hemen ardından Olağanüstü Hâl (OHAL) ilan edilmişti. OHAL yedi kez uzatılarak 2018 yazında son bulmuştu. Takip eden yıllarda OHAL süreci devam etmiş ve KHK’lar ile birlikte “FETÖ operasyonları” gerçekleştirilmişti. Cumhurbaşkanlığı sistemine geçiş, döviz kuru krizi ve pandemi de ülkenin siyasi iklimini ve toplumun yaşam standartlarını son yıllarda önemli ölçüde etkileyen gelişmelerden sayılabilir.
TÜİK’in sonuçları, cinsiyetlere göre karşılaştırıldığında kadınların daha mutlu olduğunu ortaya koyuyor. 2020 yılında kadınların %53’ü mutlu iken, 2021 yılında bu oran yaklaşık 2 puanlık yükseliş ile %54,6 olarak gerçekleşti. Mutlu olduğunu belirten erkeklerin oranının ise son iki yıldır %43 civarında olduğunu görüyoruz. Bireylerin mutluluklarını eğitim düzeyi açısından incelediğimizde ise eğitim düzeyi arttıkça mutluluk oranının düştüğünü gözlemliyoruz. Yükseköğretim mezunu olan bireylerde mutlu olduğunu ifade edenlerin oranı %47,6 iken, okul bitirmeyen bireylerde bu oran %54 civarında seyrediyor. 2021 yılında herhangi bir mezuniyeti olmayan bireylerin en yüksek mutluluk düzeyine sahip oldukları görüldü.
Sonuçlar bireylerin mutluluk kaynaklarının birbirinden farklı olduğunu ortaya koyuyor. Bireylerin mutluluk kaynağı olan unsurlara baktığımızda sağlıklı olmanın onları mutlu ettiğini ifade edenlerin oranı %69 olarak gerçekleşti. Sırasıyla incelediğimizde sağlığı %14 ile sevgi, %8 ile başarı,%5 ile para ve %2 ile iş takip ediyor.
Kaynak:
TÜİK, Yaşam Memnuniyeti Araştırması, 2021
https://data.tuik.gov.tr/Bulten/Index?p=Yasam-Memnuniyeti-Arastirmasi-2021-45832