Yayınlanan araştırma sonuçları İstanbul Ekonomi Araştırma tarafından, 3-7 Ağustos 2022 tarihlerinde Türkiye çapında 12 ilde 1500 kişi ile yapılan anket çalışmasının sonucudur.
Adil savaş var mıdır? Etik ilkelere ve hukuka dayanan savaştan söz edilebilir mi? Biliyoruz ki savaş, doğası gereği yıkıcı. Fakat, uluslararası sözleşmeler, silahlı çatışmalarda genel bir barış sağlanıncaya dek uygulanacak kurallara dair bir çerçeve çiziyor. Bu bağlamda silahlı çatışmalar sırasında İnsancıl Hukuk uygulanıyor. İnsancıl Hukukun ayırt etme ilkesi savaş sırasında askeri ile sivil hedefler arasında fark gözetilmesini öngörüyor. Cenevre Sözleşmesi gereği de siviller, “korunan kişi” kapsamında yer alıyorlar. Silahlı çatışma sırasında köylerin yağmalanıp yıkılması, kimyasal ya da nükleer silahlar gibi yasak silahların kullanılması, tecavüz, terör eylemleri ve sivil halkın temel ihtiyaçlarından yoksun bırakılması gibi durumlar İnsancıl Hukukun ihlali anlamına geliyor.
Öte yandan hükümetlerin, çatışmalarda sivillerin ölümüne sebep olmalarına ilişkin açıklamaları da dikkate değer nitelikte. Nitekim, hükümetler ya sebep oldukları kayıpları küçümsüyor ve “hata” olarak nitelendiriliyor, ya ekseriyetle karşı tarafın sebep olduğu kayıplara vurgu yapıyor ya da konunun üstünü örtüyorlar. Biz de Türkiye Raporu olarak Ağustos ayı birinci raporumuz için topluma çatışmalarda sivil kayıpları sorduk.
Toplumun %58 ile çoğunluğu “Devlet hiçbir şekilde sivillerin ölmesine sebep olamaz” yanıtını verdi. Bununla birlikte, %32 ile azımsanmayacak bir kesim devletin belli sebeplerle sivillerin ölümüne neden olmasının kabul edilebilir olduğunu savunuyor. Katılımcıların %20’si “terör örgütleri sivillerin ölümüne sebep olan saldırılar gerçekleştiriyorsa devletin de karşılık vererek aynı yöntemi kullanabileceği” görüşünde.
Yaş gruplarına baktığımız zaman, bütün yaş gruplarında “Devlet hiçbir şekilde sivillerin ölmesine sebep olamaz” diyenlerin oranı %55-%62 aralığında seyrediyor. Bu görüşe katılanların en yüksek seviyede olduğu yaş grubu 65 yaş ve üstü. 45-54 yaş aralığındaki katılımcılar %24 ile “terör örgütleri sivillerin ölümüne sebep oluyorsa devlet de karşılık vermek için aynı yöntemi kullanabilir” görüşüne katılanların en yüksek olduğu yaş grubu.
Seçmen gruplarına baktığımız zaman, HDP seçmeni devletin güvenlik, terörle mücadele vb. sebeplerle sivillerin ölümüne sebep olmasını kabul edilebilir bulanların oranının en düşük olduğu parti. HDP aynı zamanda %79 ile devletin hiçbir şekilde sivilleri öldüremeyeceğini savunanların en yüksek oranda olduğu parti.
Eğitim gruplarına baktığımız zaman, eğitim seviyesi arttıkça devletin kolluk veya askeri kuvvetlerinin güvenlik, terörle mücadele gibi sebeplerle sivillerin ölmesine sebep olmasını kabul edilebilir bulanların oranı artıyor. “Devlet hiçbir şekilde sivillerin ölmesine sebep olamaz” diyenlerin en yüksek oranda olduğu eğitim düzeyi %61 ile ilkokul ve altı eğitim seviyesi.