Yayınlanan araştırma sonuçları İstanbul Ekonomi Araştırma tarafından, 6-10 Ağustos 2021 tarihlerinde Türkiye çapında 12 ilde 1501 kişi ile yapılan anket çalışmasının sonucudur.
Son haftalarda dünyada etkisini arttıran Delta varyantı ile birlikte, Türkiye’de de vaka sayıları yükselmeye başladı. Geçen aydan bu aya endişenin yükselmesinde bu varyantın rolü büyük. Ancak, birçok ülkede olduğu gibi ülkemizde de aşılama süreci devam ediyor. Sağlık Bakanlığı’na göre aşılamanın çok yavaş olduğu illerimizde vaka sayıları daha hızlı artıyor. Uzmanlar, salgında dördüncü dalga geldiği takdirde, bunun “aşısızların pandemisi” olacağını ifade ediyorlar.
Maalesef uzman görüşler dışında başka birçok görüşe, düşünceye maruz kalıyoruz. Yalan haberlerin yanı sıra yerli aşı olmaması, daha önceden birtakım verilerin kamuoyundan gizlenmiş olması ve benzeri güven kırıcı sebeplerle aşı karşıtlığı, aşılama sürecinde bir engel haline geldi. Aşılamayı hızlandırmak ve koronavirüse karşı daha sıkı önlemler almak adına ortaya atılan bazı ifadeleri bu ay Türkiye genelinde sorduk.
Toplumun büyük çoğunluğu aşı olmayanların kamuya açık sosyal ortamlara alınmaması gerektiğini düşünüyor. Ancak yine aynı toplumun büyük çoğunluğu aşıların kamuoyuna açıklanmayan yan etkileri olduğuna inanıyor. Bu durumun en mantıklı açıklaması, kamu sağlığını korumak ve çevremizdeki insanları tehlikeye atmamak için aşının tek alternatif olması. Nitekim %70'lik bir çoğunluk, aşı olmayanların çevrelerindeki kişileri tehlikeye attıklarını belirtiyor. Bu bağlamda, %60’lık çoğunluk Covid-19 aşısının zorunlu hale gelmesini destekliyor. Bu noktada akla ilk gelen şey, bireysel hak ve özgürlüklerin korunmasından ziyade, salgınla mücadele ve sağlık endişeleri diyebiliriz.