Kaan Eroğuz
ABD’de 2008 yılında ortaya çıkan finans krizinin küresel Güney ve Kuzey ülkelerindeki olumsuz etkisi, 2020 yılında dünyayı etkisi altına alan COVID-19 pandemisiyle daha da yıkıcı bir hale geldi. Küresel ölçekte yaşanan ekonomik daralma kendisini yükselen yoksullaşma, işsizlik ve olağanlaşan güvencesiz çalışma koşulları semptomlarıyla görünürleştirdi. Birçok küresel Güney ülkesinde olduğu gibi Türkiye de bu olumsuz etkilerin gözlemlendiği ülkeler arasında yer aldı. Özellikle ABD Merkez Bankası (FED)’nın 2013 yılında açıkladığı kararla bağımlı finansallaşma yoluyla büyüyen Türkiye gibi küresel Güney ülkeleri ciddi bir ekonomik daralmanın içerisine sürüklenmeye başladı.
Türkiye’de yaşanan ekonomik daralma, süreç içerisinde cumhuriyet tarihinin en derin ekonomik krizlerinden birini yaşamamıza yol açtı. Artan hayat pahalılığının yanı sıra yıllar geçtikçe işsizlik oranlarında ciddi dalgalanmalar gerçekleşmeye başladı. Covid-19 pandemi sürecinde gerçekleşen tam kapanma uygulamaları bu sürece olumsuz etkilerde bulundu.
İşsizlik oranlarına dair son olarak TÜİK’in 13 Temmuz 2022 tarihinde açıkladığı ve Mayıs 2022 tarihine kadar olan dönemi baz alan Hanehalkı İşgücü Araştırması (HİA) sonuçları, mevsim etkisinden arındırılmış dar tanımlı işsizlik oranını % 10,9 olarak saptarken; mevsim etkisinden arındırılmış geniş tanımlı işsizlik oranını (atıl işgücü) ise % 22,4 olarak belirledi. TÜİK’in açıkladığı verilere göre son bir yıllık dönemde Türkiye’de işsizlik oranı Mayıs 2021’de % 12,4 seviyesinden Mayıs 2022’de % 10,1 seviyesine geriledi. Mayıs 2019’dan itibaren son iki yıllık süreçte ise; dar tanımlı işsizlik oranı %13,7’den Mayıs 2020’de %13,4’e, Mayıs 2021’de %13,2’den Mayıs 2022’de %10,9’a gerileyen istikrarlı bir düşüş yaşadı. Son iki yılın geniş tanımlı işsizlik oranlarına baktığımızda ise; Mayıs 2019’da %18,6 olan işsizlik oranının Mayıs 2020’de COVID-19 pandemisine bağlı tam kapanma politikalarının da etkisiyle %29,2’ye çıktığı, ardından Mayıs 2021’de %27,1’e, Mayıs 2022’de ise % 22,4’e düşerek istikrarlı bir düşüş yaşadığı TÜİK verileriyle ortaya kondu.
İşsizlik oranında TÜİK’in son bir yılda saptadığı % 2’nin üzerinde gerçekleşen düşüş ve dar ve geniş tanımlı işsizlik oranlarında ortaya konulan iyimser tablo, kimi sendika ve araştırma şirketleri tarafından gerçeği yansıtmadığı yönündeki iddialarla eleştirildi. Tüm bu etkenlerin yanı sıra işsizlik oranlarının hesaplanmasında TÜİK hesaplamalarını yanlış veya eksik bulan ihtilaflı oranların açıklanması, Türkiye’de işsizliğin ne durumda olduğuna dair şaibeli bir durumun oluşmasına yol açtı.
TÜİK’in 13 Temmuz’da kamuoyu ile paylaştığı Hanehalkı İşgücü Araştırması (HİA)’ndan sonra açıklanan oranlara itiraz eden Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK), aynı gün Araştırma Merkezi tarafından (DİSK-AR) “TÜİK tarafından 13 Temmuz 2022’de yayımlanan işsizlik verilerine ilişkin İşsizlik ve İstihdamın Görünümü Raporu” başlıklı çalışmayı yayımladı. Sendika araştırmacıları yayınladıkları çalışmanın ek kısmında TÜİK’in işsizlik oranlarını hesaplarken kullandığı metodolojik değişikliklere yer vererek işsizlik oranına dahil edilebilecek iş kanallarının değiştirildiğini ve aktif iş arama kanallarına başvuru şartının getirilmesiyle gerçek işsizlik oranının önemli ölçüde törpülendiğini vurguladı. DİSK-AR’ın çalışması aynı zamanda TÜİK’in açıkladığı aylık verilerin, tüm dünyada büyük iş ve gelir kayıpları yaratan Covid-19’un işgücü piyasasındaki etkisinin detaylı ve aylık olarak ölçülebilmesi noktasında yeterli olmadığına da değindi.
TÜİK’in 13 Temmuz 2022 tarihinde açıkladığı Hanehalkı İşgücü Araştırması belgesinde ortaya konan işsizlik oranlarının hesaplanmasındaki metod ve ortaya konan rakamlarının gerçekliğine dair süregelen tartışma bir yana, dar ve geniş tanımlı işsizlik rakamları arasındaki makasın açıldığının da altını çizmek gerek. TÜİK verilerine göre Mayıs 2022 tarihi itibariyle dar tanımlı işsizlik oranı % 10,9 olarak tespit edilirken, geniş tanımlı işsizlik oranı % 22,4 olarak saptandı. Bu kapsamda dar ve geniş tanımlı işsizlik oranı arasındaki fark 11,5 puan olarak karşımıza çıkıyor. DİSK-AR’ın dar ve geniş tanımlı işsizlik oranları arasındaki farkın açılmasına ilişkin açıklaması da dikkat çekici. DİSK-AR, “salgın dönemindeki işten çıkarma yasağının ve işbaşında olunan sürenin azalmasının dar tanımlı işsizlik oranını sınırlı tutarken geniş tanımlı işsizliği yükselttiği” görüşünü savunarak salgın döneminde izlenen politikaların geniş tanımlı işsizliğin artması ile sonuçlandığının altını çiziyor.
Kaynaklar:
- Akçay, Ümit ve Güngen, Ali Rıza, (2022) “Dependent Financialisation and Its Crisis: The Case of Turkey”, Cambridge Journal of Economics, 1-24.
- DİSK-AR, “TÜİK tarafından 13 Temmuz 2022’de Yayımlanan İşsizlik Verilerine İlişkin İşsizlik ve İstihdamın Görünümü Raporu”, bknz: http://arastirma.disk.org.tr/?p=8949
- TÜİK İşgücü İstatistikleri, Mayıs 2022, bknz: https://data.tuik.gov.tr/Bulten/Index?p=Isgucu-Istatistikleri-Mayis-2022-45650