Yayınlanan araştırma sonuçları İstanbul Ekonomi Araştırma tarafından, 8–12 Temmuz 2021 tarihlerinde Türkiye çapında 12 ilde 1503 kişi ile yapılan anket çalışmasının sonucudur.
Türkiye’de “barışçıl eylem” konsepti resmi kurumlar ve yetkililer tarafından ciddiye pek alınmıyor. Başta yürüyüşler olmak üzere protesto eylemleri ya “sokaklara dökülmek” olarak algılanıyor, ya da kanun ve kolluk yoluyla bastırılıyor. Oysa ki T.C. Anayasası’nın 34. maddesinde güvence altına alınmış olan gösteri yürüyüşü düzenleme hakkı, her seferinde önü kesildiği için yürüyüşten daha yaratıcı biçimlere de evrilemiyor.
Temmuz 2021’de katılımcılara, Haziran ayında yapılan LGBTİ Onur Yürüyüşü ve bu ay yapılan İstanbul Sözleşmesi’ne destek yürüyüşü olmak üzere, son aylarda düzenlenen iki yürüyüşü sorduk:
Toplam %58'lik çoğunluk 1 Temmuz günü Türkiye'nin sözleşmeden çıkmasını protesto amacıyla yapılan yürüyüşe destek veriyor. Toplam %36'lık azınlık ise destek vermediğini belirtiyor. Yürüyüşün kabul edilemez olduğunu düşünenlerin oranı ise yalnızca %12.
Haziran'daki LGBTİ Onur Yürüyüşü'ne destek yerine, bu yürüyüşe yapılan polis müdahalesinin uygun olup olmadığını sorduk. Katılımcıların %50'si polis müdahalesini uygun bulmadıklarını belirttiler. Bu konuda görüş belirtmeyen %12'lik dilimi saymazsak, polis müdahalesini uygun bulanların oranı %38. Onur Yürüyüşü'ne her yıl düzenli olarak yapılan sert müdahaleleri kesinlikle uygun bulanların oranı ise %15.
Bu mühadaleye, Türkiye genelinde %50 oranında onay verilmemesi ve Anayasal hakka sahip çıkılmasına rağmen, %15'lik bir azınlığın hassasiyetine göre ve Anayasa'ya aykırı biçimde sert müdahale etme uygulanması, bu veriler ışığında bundan sonraki yürüyüşler için gözden geçirilebilir.