Yayınlanan araştırma sonuçları İstanbul Ekonomi Araştırma tarafından, 3-7 Şubat 2022 tarihlerinde Türkiye çapında 12 ilde 1500 kişi ile yapılan anket çalışmasının sonucudur.
Türkiye yakın geçmişinde ağır can kayıpları verdiği birçok doğal afetle sarsıldı. Depremler, orman yangınları, sel, heyelan ve çığ felaketleri, kazazedeler başta olmak üzere bütün ülkenin toplumsal hafızasında yer edindi. 1999 Gölcük depreminde can veren 18 binden fazla vatandaşımızın her yıl 17 Ağustos’ta yasla anılması afetlerin toplumda bıraktığı travmanın kalıcılığını gösteriyor.
Türkiye’nin jeolojik yapısının onu doğal afetler karşısında kırılgan bir duruma soktuğu bir gerçek. Fakat gerekli önlemleri almak, inşaat şirketlerini denetlemek ve planlı bir afet yönetimi gerçekleştirmek hükümete ve yerel yönetimlere düşüyor. 2020’nin ocak ayında 41 kişinin hayatını kaybettiği Elazığ-Malatya depreminde binaların enkazında inşaatlarda kullanımı yasak olan dere kumuna rastlanmıştı. Geçtiğimiz yaz ise ülkenin güneyinde meydana gelen orman yangınlarının uzun süre söndürülememesiyle İstanbul’un beşte biri kadar hektarlık alan yok olmuştu. Son olarak Ocak ayında yüzlerce insanın yollarda mahsur kalmasıyla sonuçlanan kar fırtınası hükümetlerin ve yerel yönetimlerin afet yönetiminde sınıfta kaldığını göstermişti. Peki, Türkiye’de afetlerin yönetilememesinin en önemli sebebi nedir? Şubat ayı anketimizde katılımcılarımıza afet ve acil durumlar esnasında yaşanan aksaklıkların sebebini sorduk.
Araştırmamıza göre, toplumun %59’u acil durumlar öncesinde hazırlıksız ve plansız olmanın, afet yönetimindeki aksaklıkların en büyük sebebi olduğunu düşünüyor. %55 bu aksaklıkların en büyük sebebinin yetkililer arasındaki koordinasyon eksikliği olduğu görüşünde. Ocak ayındaki kar fırtınasında İstanbul Büyükşehir Belediyesi ile hükümet yetkilileri arasında kimin hangi bölgeden sorumlu olduğuna ilişkin hararetli tartışmalar gerçekleşmişti. Bu tartışmaların toplum nazarında koordinasyon eksikliği olarak algılandığı söylenebilir. Bununla birlikte toplumun %59’u teknoloji ve altyapı yetersizliğinin afet yönetiminde karşılaşılan sorunların sebebi olmadığını düşünüyor. Çoğunluğa göre teknolojik donanıma sahip olmak acil durum yönetiminde en önemli kriter değil.
Seçmen grupları dağılımına baktığımızda, iklim değişikliği nedeniyle afetlerin sıklığının ve etkisinin artmasını afet yönetiminde yaşanan aksaklıkların başlıca sebebi olarak görenlerin çoğunlukla Cumhur İttifakı partilerinin seçmeni olduğunu görüyoruz. AK Parti seçmeninin %46’sı, MHP seçmeninin %43’ü kriz yönetiminde yaşanan eksikliklerden iklim değişikliğinin artan etkilerini sorumlu tutuyor. CHP seçmeninin %48’i ise karşılaşılan sorunların altyapı yetersizliğinden kaynaklandığını en sık ifade eden seçmen grubunu oluşturuyor. Altyapı yetersizliğini en az dile getiren seçmen grubunun ise %37,5 ile AK Parti seçmeni olduğunu görüyoruz.
Bununla birlikte bütün seçmen gruplarının yarısından fazlası afet öncesi hazırlıksız ve plansız olmanın kriz yönetimindeki aksaklıkların en büyük sebebi olduğu konusunda hemfikir.